Sinema tarihinin en zekice kurgulanmış filmlerinden biri olan “Zindan Adası” üzerine uzun zamandır bir şeyler yazmak istiyordum. Martin Scorsese’nin bu psikolojik gerilim şaheseri, her izleyişimde beni farklı duygular yaşatmaya devam ediyor. Bugün sizlerle bu filmin derinliklerine dalacak, tüm o ustaca yerleştirilmiş detayları ve zekice kurgulanmış hikâyeyi masaya yatıracağız.
Unutmuş olanlar veya hatırlamak isteyenler için uzunca bir özet hazırladım. Filmi net şekilde hatırlayanlar “Analiz” kısmına inebilirler.
Filmin ilk sahnesinde gemide yolculuk yapan ana karakterimiz Edward Daniels ya da kısaca Teddy’nin rahatsızlandığını görüyoruz. Deniz tuttuğu için midesi bulanmaktadır. Kendi kendine önemli bir cümleyi tekrar ediyor: Alt tarafı su. Filmin daha giriş sahnesinde duyduğumuz bu cümle öylesine söylenmiş bir cümle değil. Yazımızın sonlarında bu cümleye tekrar döndüğümüzde önemini anlatacağım.
Federal bir dedektif olan Teddy güverteye döndüğünde davada ona partnerlik yapacak dedektifle tanışır. Dedektif Chuck, Teddy’nin midesinin bulandığını fark edince İyi misin patron? diye sorar. Teddy’nin cevabı yine benzer oluyor: Sadece suya tahammül edemiyorum. Açıkça görülüyor ki karakterimizin suyla bir problemi var. Film bize bu durumu alıştırmaya başladı bile.
Chuck ona evli misin diye sorar. Teddy evliydim diye yanıt verir. Ardından da eşinin öldüğünü belirtir. Biz Teddy’nin cümlesini duyarken karşımıza eşiyle olan hatıraları çıkıyor. Sonrasında da deniz görüntüleri. Fark ettiyseniz film bize yine bir şeyler söylemeye çalışıyor (Bu suyla ilgili meseleyi vakti geldiğinde öğreneceksiniz). Üzgün olduğunu söyleyince Teddy’nin eşinin nasıl öldüğünü öğreniyoruz. Teddy işteyken evinde bir yangın çıkmıştır. Eşi de bu yangında dumandan zehirlenerek vefat etmiştir. Dedektif Chuck bir kez daha üzgün olduğunu belirterek Teddy’ye sigara uzatıyor.

Filmde Teddy ve partnerinin görevlendirildiği yer akıl hastalarının bakımının sağlandığı bir adadır. Zindan Adası. Vardıklarında onları karşılayan polislerin bakışlarının ters olduğunu fark ediyoruz. Bu durumu gören Teddy yetkili polise adamlarının biraz gergin göründüğünü söylüyor. Polisin verdiği cevap ise düşündürücü: Şu anda hepimiz gerginiz efendim. Bu sahne bize adada normalin dışında bir şeyler olduğunu hissettiriyor.
Polisler dedektiflerimize yolu gösterirken en tehlikeli akıl hastalarının bu adada tutulup tedavi edilmeye çalışıldığını öğreniyoruz. Rachel Solando isimli bir hasta hücresinden kaçmıştır. Teddy ve yardımcısının adaya gelme sebebi bu olayı araştırmaktır.
Dedektiflerimiz adadaki hastalardan sorumlu psikolog Doktor Cawley’e götürülür. Doktor onlara kaçan hasta Rachel ile ilgili bilgiler verir. Rachel geçmişte üç çocuğunu boğarak öldürmüştür. O sırada Teddy’nin başı ağrımaktadır. Deniz tutması onu etkilemiştir. Doktor Cawley’nin getirdiği ilacı içer. Bir yandan doktor Rachel’ın odasından nasıl kaçtığını anlayamadıklarını söyler. Kapı dışarıdan kilitlidir. Pencerelerde ise demir parmaklıklar vardır. Yani aslında kaçması imkansız görünmektedir.
Dedektif incelemesini yapar ve doktorun anlattığı gibi kaçması mümkün görünmemektedir. Teddy etrafa bakarken zeminde bir kağıt bulur. Kağıtta “4 yasası 67 kim?” yazmaktadır. Doktor yazının Rachel’ın olduğunu doğrular fakat 67 numaranın ne manaya geldiğini anlayamazlar. Teddy notun önemli bir ipucu olduğunu düşünerek kendine saklar.
Bir sonraki sahnede Rachel’ın geçmiş olabileceği yerlere bakıyorlar. Doktor Cawley Rachel’ın kaçtığı saatte çıkış yönünde yedi personel olduğunu söyler. Rachel odasından kaçsa bile onlara görünmeden çıkma olasılığı oldukça düşüktür. Bu noktada Teddy bütün personellerle konuşmak istediğini söylüyor. Doktor pek istekli olmasa da ısrarlara dayanamayıp personelleri bir araya toplayacağını söylüyor.
Çevreyi kontrol ettiklerinde yüksek kayalıkların olduğunu fark ediyorlar. Rachel kaçmış olsa bile bu kayalıklardan düşüp ölme olasılığı da yüksektir. Teddy kayalıklardaki mağaraları sorar. Polis oraya ulaşabilmesinin imkansız olduğunu söyler. Her yer zehirli sarmaşıklarla doludur ve Rachel’ın ayakkabısı bile yoktur. O sırada film için çok önemli bir nesne olan deniz feneri ile karşılaşıyoruz. Teddy feneri sorduğunda polis kaçamak cevaplarla kontrol ettiklerini söyler. Bu sahnede Teddy’nin kafasında fenerle ilgili şüpheler oluşmaya başlamıştır.

Personeller toplandığında Rachel’ı hiç görmediklerini söylerler. O sırada Teddy personellerden birinin başının öne eğik olduğunu fark ediyor. Teddy personeli biraz sıkıştırınca o gün bir kereliğine tuvalete gittiğini söylüyor. Bunu duyan Doktor Cawley oldukça sinirleniyor.
Tüm olanlardan sonra Teddy adada ona söylenen her şeyin yalan olduğunu düşünmektedir. Başta Doktor Cawley olmak üzere hiç kimseye güvenmemektedir. İlerleyen sahnelerde Teddy adadaki birkaç hasta ve görevliyi sorguluyor. Onlara Andrew Laeddis isimli bir hastayı tanıyıp tanımadıklarını soruyor. Fakat hiç kimse Andrew Laeddis’i tanımamaktadır.
Sorgulamalardan sonra Chuck Teddy’ye Andrew Laeddis’in kim olduğunu soruyor. Teddy Andrew’un geçmişte eşiyle yaşadıkları apartmanın bakımından sorumlu olduğunu söylüyor. Eşinin ölümüne sebep olan yangını Andrew Laeddis çıkarmıştır. Teddy Andrew’un bu adada olduğunu öğrenince görevi kabul etmiştir. Amaçlarından biri Andrew Laeddis’i yakalamaktır. Aslında Teddy Andrew Laeddis’in adadaki polislerin girmelerini yasakladıkları C koğuşunda olduğunu düşünmektedir. Adayla ilgili gizem giderek artmaktadır.
Öte yandan Teddy’nin adaya gelme nedeni sadece Andrew Laeddis değildir. Adada hastalar üzerinde zihin deneyleri yapıldığını düşünmektedir. Bir sahnede partnerine araştırma yaparken ulaştığı hiç kimsenin ada hakkında konuşmadığını, birileri tarafından korkutulduklarını söylüyor. Konuştuğu kişiler bir şey anlatmayınca Teddy eskiden adada kalan George Noyce isimli bir hastaya ulaşmıştır. George Noyce normal bir üniversite öğrencisiyken psikiyatrik bir çalışmaya katılmış, çalışmadan sonra üniversitedeki profesörünü öldürmüş ve onu Zindan Adası’ndaki C koğuşuna göndermişler. C koğuşunu daha önce duymuştuk. En tehlikeli hastalar buradaydı. Teddy Laeddis’in de tıpkı George gibi C koğuşunda olduğunu düşünüyordu.
Dedektif Chuck ikna olmamıştır. George’un deli bir hasta olduğunu, ona nasıl inandığını sorar. Teddy’nin cevabı ise düşündürücü. Deliler mükemmel kurbanlardır. Konuşurlar ama kimse kulak asmaz. Bu cümleden sonra iyice anlıyoruz ki Teddy George’a inanıyor. Yani adada garip deneyler yapıldığını düşünüyor.
Bu sahnede önemli bir kırılma daha yaşanıyor. Chuck Teddy’ye önemli bir soru soruyor. Adayı araştırmaya başladın ve birdenbire burada görevlendirilecek bir polise mi ihtiyaç duydular? Dedektif Chuck Teddy’nin adaya bilerek gönderildiğini düşünmektedir. Rachel diye birinin varlığının bile şüpheli olduğunu söyler. Rachel’ın hücresinden kaçmasının imkansıza yakın olduğunu da düşününce Chuck’ın söyledikleri kulağa mantıklı geliyor. Eğer Chuck haklıysa ve adaya bilerek gönderildilerse etrafları sarılmış demektir. Teddy artık Zindan Adası’nın tutsağıdır.
İlerleyen sahnelerde kıyafetleri yağmurda ıslandığı için dedektiflere geçici kıyafetler veriyorlar. Aynı zamanda ıslanan sigaraları da yenileniyor. Doktorların toplantısı esnasında odaya giren ikili koğuşlarda 66 hasta olduğunu öğreniyor. Teddy doktora Rachel’ın notundaki 67 numarasını hatırlatıyor. Çünkü Teddy 67 numaralı bir hasta daha olduğunu ve onlardan sakladıklarını düşünüyor. Doktor ise 67 numaralı bir hasta olmadığını söylüyor. Ayrıca müjdeli haberi aldınız mı diyerek Rachel’ın bulunduğunu söylüyor. Rachel adadaki deniz fenerinin yakınlarında bulunmuştur. Fenerin film için önemli olduğundan bahsetmiştik. Teddy ilk gördüğünde de bir şeylerden şüphelenmişti. Şimdi tekrar karşımıza çıkması da öylesine değil.
Sonrasında Rachel’ı sorguluyorlar ama şüpheli bir şey bulamıyorlar. Teddy’nin migren ağrıları arttığında doktor bir kez daha ona ilaç veriyor. Teddy başta istemediğini söylese de ağrıya dayanamayarak içiyor. Biraz uyuyup kendine geldikten sonra Chuck ile beraber Andrew Laeddis’i bulmak için gizlice C koğuşuna gidiyorlar. Teddy C koğuşundaki hücrelerden birinde George Noyce ile karşılaşıyor. George’dan daha önce bahsetmiştik. Teddy adadaki gariplikleri anlamak için ona ulaşmıştı. Bu sahnede George adada ona yapılan her şeyin bir oyun olduğunu anlatır ve oldukça önemli bir cümle söyler. “Bütün bunlar senin için. Araştırma yaptığın falan yok. Sen labirentteki faresin!”.

Teddy George’a yanıldığını söylediğinde George önemli bir cümle daha kuruyor. Buraya geldiğinden beri hiç yalnız kaldın mı? Partnerin olan dedektif onunla daha önce çalışmış mıydın? Teddy partneri Chuck’a güvendiğini söylediğinde George vurucu bir cevapla karşılık veriyor. Oyunu çoktan kazanmışlar. Bu cümleden sonra George’un korku içinde olduğunu görüyoruz. Onu fenere götüreceklerini ve beynine ameliyat yapacaklarını söylüyor. Fenerle defalarca karşılaşmıştık. Ayrıca Teddy adada deneyler yapıldığından da şüpheleniyordu. Yani belki de Teddy’nin şüpheleri doğruydu. Fenerde deneyler yapılıyor olabilirdi. Ayrıca George Laeddis’in C koğuşunda olmadığını söylüyor. Laeddis koğuştan götürülmüştür. Diğer koğuşlarda da olmadığına göre geriye tek bir seçenek kalmıştır. Deniz feneri. Tüm parçalar feneri işaret etmektedir.
Bir sonraki sahnede Chuck Laeddis’in giriş formunu bulduğunu söylüyor. Herkesin varlığını reddettiği hasta Andrew Laeddis’tir. Teddy kağıda sonra bakacağını söylüyor. Çünkü George ile konuşmasından sonra partneri Chuck dahil olmak üzere kimseye güvenmemektedir. Artık tek isteği deniz fenerine ulaşmaktır.
Fenere gitmek için kayalıklardan inerken bir mağaraya rastlar. İçeride bir kadın olduğunu görür. Konuşmaya başladıklarında kadın gerçek Rachel Solando olduğunu söylüyor. Ayrıca Teddy’ye anlattıkları hikayelerin yalan olduğunu da belirtiyor. Hiç çocuğu olmadığını, evlenmediğini, eskiden adada doktor olarak çalıştığını anlatıyor. Rachel adadakilerin hastaların beynindeki bazı sinirleri aldığını, böylece hastaları daha uysal yaptıklarını söylüyor. Rachel bu ameliyatların ileride daha kötüye kullanılabileceğini düşünmüş, bu yüzden yapılanlara itiraz etmiştir. Bu andan sonra adadakiler Rachel’ın delirdiğini söylemiş ve onu hücreye kapatmışlardır. Rachel Teddy’ye son zamanlarda başın ağrıyor mu diye sorar. Teddy migreni olduğunu söyleyince korkar ve adadakilerden ilaç ya da sigara alıp almadığını sorar.
Birçok sahnede Teddy’nin doktorlardan ilaç aldığını hatırlıyoruz. Ayrıca ona birçok kez sigara verilmişti. Bunlardan ilki Chuck ile gemide sohbet ettikleri sahneydi. Sonrasında hastane görevlisi sigaralarının yağmurda ıslandığını söyleyerek yenilerini vermişti. Rachel aldığı bu ilaçların etkisiyle önce ellerinin titremeye başlayacağını söylüyor. Bu cümleyle beraber Teddy ellerine bakar. Gerçekten titremektedir. Fazla zamanı olmadığını düşünerek Rachel’a fenerde ne yapıldığını sorar. Rachel da tıpkı George Noyce gibi beyin ameliyatı yapıldığını söylüyor.
Artık başka seçenek kalmamıştır. Teddy gerçekleri öğrenmek için bir şekilde deniz fenerine ulaşmalıdır. Ertesi gün Teddy geri döndüğünde hastaların ona endişeyle baktığını görüyoruz. Görevliler de Teddy’ye bu şekilde bakmamaları için uyarmaktadır. Bu sahnede Doktor Cawley ile konuşurken doktor ona sigara uzatıyor. Teddy Rachel’ın ona söylediklerini hatırlayarak bıraktığını söylüyor ve reddediyor. Ardından da partneri Chuck’ın nerede olduğunu soruyor. Doktorun cevabı ise oldukça kritik. Sizin partneriniz yok. Buraya yalnız geldiniz. Teddy doktorun bu cümlesinden sonra onu hasta gibi göstermeye çalıştıklarını düşünüyor. Tıpkı Rachel’a yaptıkları gibi. Doktor bir sonraki cümlesinde bana partnerinizden bahsedin dediğinde hangi partner diyerek anlamamazlıktan geliyor. Çünkü onlara delirdiğine dair koz vermek istemiyor. Teddy’ye göre Chuck’ın varlığını reddetmelerinin bir diğer nedeni de onu yakalayıp denek olarak kullanmalarıdır. Partneri Chuck’a da deniz fenerinde ameliyat yaptıklarını düşündüğü için fenere gitme isteği iyice artmıştır.
Sonraki sahnede yüzerek fenere ulaşır. Fenerde nöbet tutan gardiyanı etkisiz hale getirdikten sonra silahını alıp fenere doğru yönelir. İçeri girdiğinde hiçbir şey olmadığını fark eder. Karşısında sadece bir merdiven vardır. Teddy merdivenden yukarı çıkar ve katlardaki odaları kontrol eder. Fakat hepsi boştur. En üst kata ulaştığında son odanın kapısını kırarak içeri girer. Burada da ameliyatla ilgili bir şey yoktur. Karşısındaki tek şey masasında sakince oturan doktordur. Gördüğümüz bu sahne filmin doruk noktası.
Buraya kadar filmin hikayesini takip ettik. Bundan sonra analiz etmeye başlayacağız.

Detaylı Analiz
Doktor Teddy’nin elinde tuttuğu tüfeğin boş olduğunu söylüyor. Teddy kontrol ettiğinde haklı olduğunu görüyor. Ayrıca Doktor Cawley Teddy’nin titremelerinin ve halüsinasyonlarının farkındadır. Daha da artacağını söylüyor. Teddy ona ilaç verdiklerini bildiğini söylüyor. Ayrıca Rachel’ı bulduğunu ve onu asla yakalayamayacaklarını da ifade ediyor. Doktor bunu duyunca halüsinasyonlarının sandığından da şiddetli olduğunu belirtiyor. Rachel diye birinin olmadığını söylüyor. Çünkü gerçekten Rachel Solando diye biri yoktur. Kafanız karışıyor biliyorum fakat sadece bekleyin. Artık kontrol tamamen bende. Yazımızın sonunda her şeyi eksiksiz şekilde öğrenmiş olacaksınız.
Teddy’nin elindeki titremeler doktorun verdiği ilaçlar ya da sigaradan dolayı değildir. Aksine ona ilaç vermedikleri için bu haldedir. Çünkü hasta olduğu için 24 aydır bu ilaçları kullanmaktadır. C koğuşundaki 67. hasta Teddy Daniels’ın ta kendisidir. Yoksa Andrew Laeddis mi demeliydim? Evet, Andrew Laeddis, Teddy Daniels’ın gerçek adıdır. Teddy yani Edward Daniels Andrew Laeddis’in harflerinin yerlerinin değiştirilmesiyle oluşan uydurma bir isimdir. Ayrıca Rachel Solando da Dolores Chanal’ın harflerinin yerleri değiştirilerek oluşturulmuştur. Dolores Andrew’un eşidir. Buradaki dört isim kağıttaki dördüncü yasa gizemini de açıklıyor.
Doktor bu gerçekleri anlattığında Andrew reddediyor. Onu hasta olduğuna inandırmaya çalıştıklarını, bunun bir oyun olduğunu söylemeye devam ediyor. Partnerinin nerede olduğunu sorduğunda Chuck içeri giriyor. Aslında dedektif Chuck diye bildiğimiz kişi Andrew Laeddis’in doktorudur. 2 yıldır onunla ilgilenmektedir. Film boyunca partneri gibi rol yaparak Andrew’u güvende tutmaya çalışmıştır.
Peki tüm bunlar ne içindi? Biz film boyunca ne izledik? Gelin bu soruların cevaplarını beraber inceleyelim. Andrew eski bir federal polis olduğu için tehlikeli bir hastadır. Kafasında işlediği suçu unutmak için sahte bir hikaye yaratmıştır. Bu hikaye film boyunca gördüğümüz hikayedir. Hala dedektif olması, Zindan Adası’na göreve gelmesi gibi. Doktor ve tüm ada bu hikaye gerçekmiş gibi rol yaparak Andrew’u tedavi etmeye çalışmaktadır. Ona kafasında yarattığı hikayenin saçma olduğunu göstermeye çalışmaktadırlar.

Filmin başındaki su detaylarını hatırlayın. Daha ilk sahnede Andrew’un denizin tuttuğunu görmüştük. Sürekli olarak alt tarafı su cümlesini tekrarlıyordu. Ardından güverteye gittiğinde de suya tahammül edemediğini söylemişti. Doktor Sheehan ona evli misin diye sorduğunda önce Dolores’i ardından da su görüntülerini görmüştük. Bunların hepsi planlı tasarlanmış sahnelerdir. Çünkü suyun Andrew’u bu kadar etkileme sebebi Dolores’in çocuklarını suda boğarak öldürmesiydi. Efsane yönetmen Martin Scorsese bize bu cevabı daha filmin hemen başında göstermişti fakat bizim anlamamız zaman alacaktı.
Andrew’un uydurduğu hikayede Dolores yangında ölmüştü. Fakat bu da doğru değildi. Doğru olan tek şey eşi Dolores’in ölümüne Andrew Laeddis’in sebep olmasıydı. Çünkü Andrew eve gelip çocuklarının cesedini bulunca eşi Dolores’i öldürmüştü. Önce çocuklarını kaybetti, ardından da sevdiği kadının ölümüne sebep oldu. Bu yüzden yaşadığı bu büyük acıyı unutmak için kafasında bir hikaye yaratmıştı. Bu hikayede bir kahramandı. Zindan Adası’na eşini öldüren Andrew Laeddis’i bulmak için gelen federal bir polisti. Fakat farkında olmasa da hikayenin kötü karakteri de kendisiydi.
Doktor Cawley’nin Andrew’u tedavi etmek için kullandığı bu modern tekniğin sebebi bazı meslektaşlarıyla fikir ayrılığına düşmeleriydi. Andrew eski bir federal polis olduğu için tehlikeli bir hastaydı. Bazı doktor ve polisler ona lobotomi yapılması gerektiğini düşünüyordu. Böylece beynindeki sinirler kesilerek zararsız hale getirilecekti. Fakat bunu yaparlarsa Andrew bir ölüden farksız olacaktı. Düşünme, hatırlama gibi özelliklerini kaybedecekti. Dolayısıyla onu insan yapan her şey silinecekti. Tıpkı Otomatik Portakal’da Alex’in son hali gibi.
Doktor Cawley bu insanlık dışı olaya karşı çıktı. Andrew’u son bir kez tedavi etmeyi denedi. Ondan umudunu kesmemişti. Andrew’un kendisini inandırdığı hikayeyi tüm adaya anlattı. Eğer kafasındaki hikayeleri çürütürlerse Andrew’un iyileşeceğine ve gerçekleri kabul edeceğine inanıyordu.
Şimdi Deniz Feneri’ndeki sahneye geri dönelim. Doktorlar gerçekleri anlattıkça Andrew olan biteni hatırlıyor. Çocuklarının öldüğünü, Andrew Laeddis’in kendisi olduğunu fark ediyor. Kafasından sildiği büyük acısını hatırlayınca vücudu kaldıramıyor ve bayılıyor. Kendine geldiğinde doktorlar ona bazı sorular soruyor. Andrew, Teddy Daniels ve Rachel Solando kişileriningerçekte olmadığını, bu kişilikleri kafasında kendi yarattığını söylüyor. Ayrıca bu hikayeyi çocuklarının ve eşinin ölümünü unutmak için oluşturduğunu da kabul ediyor.

Bu sahnede kapıda bir polis görüyoruz. Filmin başlarında bu polis ve Andrew arasında önemli bir diyalog yaşanmıştı. Andrew ve polis araçta ilerlerken polis Andrew’a insanların şiddete meyilli olduğunu kabul ettirmeye çalışmıştı. Andrew kendisinin şiddet yanlısı olmadığını söyleyince de Öylesin. Bunu biliyorum çünkü ben de öyleyim demişti. Sahne çok önemli. Çünkü bu polis Andrew’a lobotomi yapılmasını destekleyenlerden biriydi. Aralarında geçen konuşmada şiddet yanlısı olduğunu söyleme sebebi de budur. Onun iyileşeceğini düşünmemektedir.
Fakat tedavi işe yaramıştır. Doktorlar Andrew’un kafasında kurduğu hikayeyi ona yaşatarak çürütmüşlerdir. Buna rağmen Doktor Cawley’nin endişeleri sürmektedir. Çünkü bu tedaviyi 9 ay önce bir kez daha denemişlerdir. Andrew yine gerçekleri hatırlamıştır fakat acıya dayanamayıp bir süre sonra aynı sahte hikayeye inanmayı seçmiştir. Doktor Cawley bu sefer aynı gerilemenin yaşanmayacağından emin olmak istiyor.
Buraya kadar her şey tamam. Filmi izleyen insanların büyük bir çoğunluğu bu sahneye kadar olanları anlamıştır. Gelelim Zindan Adası’nı efsaneleştiren son sahnesine. Yıllardır filmin son sahnesi ile ilgili tartışmalar sürüp durdu.

Son sahnede Andrew merdivenlerde otururken Doktor Sheehan yanına geliyor. Andrew ona Anakaraya dönmeliyiz Chuck. Burada iyi şeyler olmuyor. dediğinde Doktor Sheehan’ın yüzü düşüyor. Çünkü Andrew’un bir kez daha gerçekleri unutup kafasındaki hikayeye inanmaya başladığını düşünüyor. Doktor Sheehan onu izleyen Doktor Cawley’e kafasını sallayarak tedavinin işe yaramadığını belirtiyor. Sahneyi burada durduralım. Normalde konuşurken sürekli uzaklara bakan Andrew pür dikkat Doktor Cawley’e doğru bakıyor. Sanki izlendiğinin farkındaymış gibi. Yıkılmış bir halde olan Doktor Cawley yanındaki polise lobotomiye hazır olduklarını söylüyor.
O sırada Andrew, Doktor Sheehan’a önemli bir cümle söylüyor. “Merak etme ortak, bizi yakalayamazlar”. Andrew bu cümlede rol yaptığını, anlayamayacaklarını, iyileşmesine rağmen kimsenin bunu fark edemeyeceğini söylemek istiyor. Tüyler ürpertici fakat bununla da bitmiyor. Doktor Sheehan, “Doğru, onlara göre çok zekiyiz” dediğinde Andrew’un gülümsemesinin bir sebebi var. Çünkü Andrew tüm adayı kandıracak kadar zekidir. Tedavi işe yaramış ve iyileşmiştir. Buna rağmen herkesi hala hasta olduğuna inandırmaktadır. Yani Doktor Sheehan haklı.
Doktorlar ve polis Andrew’u lobotomi yapmak için götürmeye gelirler. Andrew başından beridir bunun olacağını biliyordu. Ve tüm yaşadıklarını unutmak için bir umut olarak görüyordu. Ölümden farksız bir şey olan lobotomi ile karşı karşıya olan Andrew sinema tarihinin en mükemmel repliklerinden birini söylüyor. “Buradayken bir şeyi merak etmeye başladım. Hangisi daha kötü? Bir canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir adam olarak ölmek mi?“
Yorum yap